RUMELİLİ Yönetici İş Adamı ve Sanayiciler Derneği RUMELİLİ Yönetici İş Adamı ve Sanayiciler Derneği

BUĞRA ARTIC

ARTIÇ OTEL

Faaliyet Alanları

BUĞRA ARTIÇ:

Adı Bursa ile özdeşleşmiş; bir turizm markasının 3. nesil temsilcisi Buğra Artıç... Dünyada oldukça popüler hale gelen, butik otel konseptinin şehrimizdeki ilk örneklerinden Artıç Hotel’i 50. yıla taşımanın onurunu yaşıyor.  Yılda 1 milyon yabancı turist çeken Bursa’nın çok daha büyük potansiyele sahip olduğunu, tanıtımın güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Mart ayında RUMELİSİAD çatısı altında Balkan ülkelerinden yaklaşık 120 seyahat acentasını ağırlayacaklarını anlatan Artıç, ürünlerini iyi anlatan, Avrupa ve Asya pazarından da turist çekebilen, katma değeri yüksek “başka bir turizm” resmi çiziyor. Sadece sorunları değil, çözüm yollarını da gösteriyor.

RR : Şehir otelciliğinin Türkiye’de, kentimizdeki  ilk örneklerinden biri, üstelik saygın bir Bursa markası Artıç Hotel. Kaç yıl oldu turizm sektöründe ve nasıl başlamış markanın öyküsü?

Buğra ARTIÇ : Geride bıraktığımız 10 Ekim 2018’de, 50. hizmet yılımızı kutladık. Otelcilik sektöründe ülkemizde ve şehrimizde yarım asra ulaşan çok az marka var. Bu yönüyle de onur verici. Markanın temellerini atan dedem Rafet Artıç. Şu an içinde bulunduğumuz binanın yerinde, dedemin yaşadığı konağın otel olarak hizmet vermesiyle doğmuş Artıç Otel, tekstil sektöründen turizme yönelmiş. Bursa’nın turizm belgesi olan ilk otellerinden. Temel hedefimiz, üçüncü nesil olarak bu köklü mirası en iyi şekilde yaşatmak, koruyup, büyüterek bizden sonraki nesillere aktarmak. Elbette en önemli noktalardan biri de, turizmde bir Bursa değeri olarak, bu konaklama geleneğini hep tercih edilebilir, kentimize yakışır kılmayı amaçlıyoruz.

RR: Sanattan politikaya birçok ünlü şahsiyetin yıllar içinde Artıç’ta konakladığını biliyoruz. Bir çırpıda kimleri anımsatırdınız bize?

Buğra ARTIÇ: Haklısınız, şehir merkezinin tam kalbinde olması nedeniyle pek çok popüler ismi ağırladık. 50 yılda otelimizde konaklayan nice sanatçılar, milletvekilleri var.  Tiyatro dünyasından Levent Kırca, Oya Başar, Nejat Uygur ilk aklıma gelenler. Yakın bir zamanda da Türk sinemasının ünlü karakter oyuncularından olan Selda Alkor, otelimizde konakladı.

RR: Bursa şehir otelciliğinde nerede ve kent turizminden ortalama ne kadar pay alıyor?

Buğra ARTIÇ: Kent turizminde Bursa’nın payı düşük. Bu doğal olarak şehir otelciliği verilerine de yansıyor. Rakamsal bazda bakacak olursak yılda ortalama Türkiye’ye 40 milyon turist gelirken, bunun yaklaşık 1 milyonu kentimize uğruyor. Kentimize gelen turist sayısına göre geceleme oranı 1 nokta 74; 2 gece bile değil.  Turistlerin ağırlıklı bölümü Bursa’da konaklamıyor, yani geceleme oranları maalesef çok düşük. Ulaşım olanaklarının gelişmesi ve kolaylaşması nedeniyle Bursa’da artık günü birlik turizm yoğun. Bursa’ya erişimin kolaylaşması konaklama sektörü için dezavantaj oluşturdu. Konaklamada ise Körfez ülkeleri ve Orta Doğu kökenli misafirler ağırlıkta. Bu potansiyelin alternatifi çok az ama çeşitlendirilmesi de gerekiyor. Yeni oluşan pazarlar var ama bu henüz Bursa turizmini tatmin edecek düzeyde değil. Genel olarak bakarsanız, yıllara göre rakamlarda artışlar var. Ama Türkiye turizminin ilerleme hızına göre Bursa’daki artış daha düşük.

RR: Kent turizminde Bursa’nın payı nasıl arttırılabilir, sahip olduğu potansiyeli iyi mi kullanamıyor, yoksa bu potansiyel yabancı bir turist için çok cazip değil mi?

Buğra ARTIÇ : Bursa’nın acil yeni alternatif pazarlar üretmesi lazım. Zaten elimizde mevcut bir Ortadoğu pazarı var. Bunun dışında diğer ülkelerden de turist çekmemiz gerekiyor. Örneğin; Balkan ve Asya ülkeleri için Bursa’da kullanabileceğimiz çok fazla turistik ürün var; gastronomiden, termale, doğa turizmine, sanayisinden tarihine o kadar çok seçenek var ki!. Fakat bunun için pazarlamaya bütünsel bakmamız ve Bursa’yı turistik bir ürün gibi pazarlamamız lazım. Ama ne yazık ki pazarlama ciddi bir sorun ve bundan dolayı istediğimiz hamleyi bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Günümüz dünyasında siyaset, toplumsal olaylar ve turizm, birbirini daha hızlı etkileyebiliyor.  En son dünya medyasını da çok meşgul eden “Kaşıkçı Cinayeti” sonrası, özellikle Körfez ülkelerinden gelen turist sayısının düşebileceği endişesi yaşandı. Zira Arap halkları, hükümetlerinin “Bu sene Türkiye’ye gitmeyin” gibi yönlendirmelerine hatta engellemelerine çok açık. Bu yüzden alternatif pazarları geliştirmekten başka şansımız yok. Bursa’yı daha çok tanıtmamız gerekiyor.

RR: Bursa yaklaşık 30 yıldır Arap turistlerin çekim merkezi, son yılarda sayıları daha da arttı, daha da artacağı öngörülüyor. Sektörü iyi tanıyan biri olarak oluşturdukları katma değer nasıl?

Buğra ARTIÇ: Özellikle kurda yaşanan dalgalanma sonrası, Arap pazarı daha da önem kazandı. Şu bir gerçek ki ; bu tablodan turizm sektörü olumlu yönde etkileniyor. Türkiye’ye olduğu gibi Arap pazarının Bursa ekonomisine sağladığı katma değer de fazla. Sadece konaklama olarak değil, ulaşımından gıda sektörüne, giyimden kozmetik sektörüne kadar çok fazla tüketim yapan bir toplum. Aynı zamanda çok kırılgan ve en ufak olumsuzluktan bile etkilenen bir Pazar, sahip olduğu potansiyeli ile bizim için karlı. Arap misafirlerimiz Kurban Bayramı’ndan Eylül başına kadar devam eden 90 günlük bir periyod arasında ağırlıyoruz. Bu da tabi sektörü tek başına ayakta tutmaya yetmiyor. O yüzden Arap pazarını biraz daha yıl içerisine yayabilmemiz ve buna alternatif olabilecek başka ülkeleri de şehrimize çekebilmemiz turizme olduğu kadar şehir ekonomisine de yüksek katkılar sağlayacaktır.

RR: Bir 10 yıl öncesine kadar yoğun olmasa da; Avrupalı turistleri de görürdük Bursa caddelerinde, artık gelmiyorlar mı yoksa biz mi göremiyoruz onları?

Buğra ARTIÇ : Elbette hala var, ama sayıları azaldı. Özellikle Avrupalı turistler için güvenlik anlayışı, güvenli seyahat algısı çok daha farklı. Dolayısıyla bir Akdeniz bölgesinde olduğu gibi Bursa kent turizminde Almanları, İngilizleri hatta Rusları çok göremiyoruz. Geçmiş yıllarda Balkanlardan özellikle Yunanistan’dan yoğunluklu turist ağırlardık. Bizim bu pazarlara da ağırlık vermemiz gerekiyor. Balkan ülkelerinin bu anlamda potansiyeli çok yüksek.

RR: Dünyadaki genel trend daha çok butik standartlarda otelcilik hizmetlerine odaklı, Bursa’da bu anlamda nerede?

Buğra ARTIÇ: Özellikle son 5 yılda ciddi bir yatırım ve kapasite artışı yaşadık. Şehir otelciliği anlamında Bursa, hızlı ve çok olumlu bir gelişim gösterdi. Yatak kapasiteleri %3040 oranında arttı. Eskiden Bursa’da zincir markalar yoktu ama artık bu markalar Bursa’yı tercih etmeye başladı. Biz bu oluşumların başında şöyle bir yanılgıya kapıldık;  “zincir markalar Bursa’ya geldiklerinde kendi potansiyelini ve müşterisini de beraberinde getirecek veya oluşturacaktır” şeklinde düşündük. Fakat öyle olmadı, yeni bir potansiyel oluşturmadıkları gibi mevcut potansiyelden pay aldılar. Bu aslında Bursa’nın turistik bir ürün olarak, bütünsel bir bakışla pazarlanmasının neden gerekli olduğunu da ortaya koyuyor. Arz büyürken , pastanın büyümemesi kabul edilemez. Bursa’da dünya markalarının, zincir otellerin olması güzel, uygulamalarıyla sektöre kalite ve disiplin de kazandırıyorlar. Olmaması eksiklikti, Bursa turizminin çekiciliğinin artmasıyla sektörün ve oluşturduğumuz katma değerin daha da gelişeceğine inanıyorum. Turizm umut demektir. Şu anda yerel yönetim, turizmi daha çok öne çıkartıyor. Gerek söylemlerde, gerekse proje çalışmalarında bunu görüyoruz. Bursa’nın turizmle büyüyebileceğini ifade ediyorlar, bu da çok olumlu,  zaten bir 5 sene öncesine baktığımızda Bursa turizminin ciddi şekilde büyüdüğünü görebiliriz. Tesislerimiz yenilendi, hizmet kalitemiz arttı. Şunu da çok rahatlıkla söyleyebilirim ki Bursa’daki hizmet kalitesi Türkiye’de ilk 5 içerisinde.

RR: Zincir oteller neden kendi potansiyellerini oluşturarak Bursa pazarını büyütemediler ya da Bursa’yı yeteri kadar tanıtmadılar mı?

Buğra ARTIÇ: Bursa, son yıllardaki dinamizmi ve gelişim hızına rağmen hala İstanbul’un taşrası gibi görülüyor. Kişisel fikrim onların da bunu tam olarak görememesi. İş amaçlı Bursa’ya gelenlerin ağırlıklı bölümü de, Bursa’da konaklamıyor. Ulaşım entegrasyonu sayesinde 1 saatte İstanbul’dan gelip, aynı gün içinde dönülebiliyor. Kongre turizmi istenen noktaya taşınamadı. Bu ve bu eksende oluşan unsurlar sebebiyle zincir markaların da Bursa’da  tahmin ettikleri karşılığı bulamadıklarını düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda doluluk oranlarımız daha yüksekti. Son iki yıldır hep aynı seviyede kalıyor, başarımız; oranlarımız  gerilemiyor.

RR: Bursa turizm sektöründe nitelikli iş gücü sıkıntısı daha çok hangi gruplarda gözleniyor?

Buğra ARTIÇ: Türkiye’deki her sektörde olduğu gibi turizmde de nitelikli iş gücü sıkıntısı var. Maalesef istediğimiz nitelikli personel yetişmiyor. Biz son 5 yıldır nitelikli personel aramıyoruz, insan kaynaklarımızı hizmet içi eğitimle kendimiz yetiştiriyoruz. Yüksek kapasiteli bir otel değiliz, dolayısıyla personel kaynaklarına ihtiyacımız da bu doğrultuda. Fakat büyük oteller için önemli bir sıkıntı. Bu sorunun aşılabilmesi adına acil çözümler üretilmesi, gençlerin özellikle üniversitelerin turizm ve otelcilik bölümlerine teşvik edilmesi gerekiyor. Bu bölümlerdeki puanlama sistemlerinin biraz daha geliştirilip, öğrencilere daha çekici gelmesi adına bazı hamlelerin yapılması şart. Meslek liseleri ve meslek yüksek okullarında verilen eğitim de yeterli değil. Bursa’da yatak kapasitesi, tesisler çok ciddi anlamda artış gösterdi. Bizim nitelikli iş gücü bulmakta sıkıntı çekmememiz için bu okulların aynı oranlarda mezun vermesi gerekiyor. Birde Akdeniz Bölgesine çok fazla öğrenci gönderiyoruz. Haliyle iş gücü sıkıntımız, arayışımız son bulmuyor

RR: Sektörün en temel sorunları neler?

Buğra ARTIÇ : Tesis, alt yapı anlamında hiçbir sıkıntı yok. Bursa gibi mükemmel bir şehirdeyiz, Uludağ gibi bir çekim kuvvetimiz var, yeterli yatak kapasitemiz var. Bizim tek sıkıntımız “pazarlama”. Bursa’yı bir turistik ürün gibi pazarlamak zorundayız.

RR: Yerel yönetimin bu anlamda hazırlıkları olduğunu söylediniz, peki sivil toplum kuruluşları neden elini taşın altına koymuyor?

Buğra ARTIÇ : Aksine çok somut çalışmalar var, aynı zamanda RUMELİSİAD’da turizm komite başkanıyım. Bursa’nın bu sıkıntısı ile ilgili bir proje geliştirdik. RUMELİSİAD’ın kuvvetli olduğu Balkan ülkelerine dönük bir çalışma. Geçmiş yıllarda Bursa’ya çok yoğun talep gösteriyorlardı. Balkan ülkeleri ile ilgili geçmiş tecrübelerimizden yararlanarak, RUMELİSİAD çatısı altında Balkan ülkelerini ziyaret ettik. Biliyorsunuz Bursa bir göçmen şehri. Bu nedenle Balkan ülkeleriyle arasında dostluk bağlarının olması, bir avantaj da sağlıyor.  Potansiyel göstergeleri güçlü 5 Balkan ülkesini Bulgaristan, Yunanistan, Kosova, Makedonya, ve Romanya’yı gezdik. Ülkelerin önde gelen seyahat acentaları ve turizm bakanlıkları ile görüşmeler gerçekleştirdik.

RR: Neden eski yoğunlukta Bursa’ya gelmediklerinin yanıtını bulabildiniz mi?

Buğra ARTIÇ : Ortadoğu pazarını daha değerli bulduğumuzu, onları biraz kenara ittiğimizi dile getirip, sitem ettiler. Aynı zamanda Bursa’yı çok sevdiklerini de ilettiler. Balkan ülkelerinde Bursa’yı tercih edenler, artık Edirne, Antalya ve İstanbul’a kaymış. Romanya’da görüştüğümüz bir acenta, senede 14 bin kişiyi Antalya’ya, kendi charter uçaklarıyla getirdiğini aktardı. Müthiş bir potansiyel , bu vesileyle biz de onları tekrar Bursa’ya davet ettik. Hatta bununla ilgili bir çalışma başlattık ve ziyaret ettiğimiz 5 ülkeden toplam 100-120 acentayı; 14-17 Mart tarihleri arasında Bursa’da ağırlayacağız. Bursa’nın turizm aktörleri; yönetim kurulu üyesi olduğum Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneği (GÜMTOB), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB), Bursa Sağlık Çalışanları Derneği (BUSAD) ile birlikte bir komite kurduk. İşbirliği içerisinde Bursa’yı ziyaret eden misafirlerimizi burada 3 gün boyunca ağırlayacağız.

RR: Nasıl bir strateji izleyeceksiniz?

Buğra ARTIÇ: İlk gün kenti gezdireceğiz, tarihi lokasyonlarını, gastronomisini genel anlamda kültürünü tanıtacağız. İkinci gün Bursa’nın önde gelen acentalarıyla, otel işletmeleriyle bir araya gelmelerini sağlayacağız. İki taraf arasında aracı konumunda olup network ağı oluşmasını sağlamak istiyoruz. Gezimizin son gününde ise onların da çok önemsediği Uludağ’da bir organizasyon gerçekleştireceğiz. Burada amacımız turizm ağını geliştirip yeniden Balkan ülkelerini geri kazanmak ve alternatif bir pazar oluşturmak. RUMELİSİAD çatısı altında gerçekleştirilen  bu projede sağlık turizmi de ön planda olacak. Şuanda da Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde bir komite kuruldu ve Bursa’da bir stratejik plan oluşturdular. Desteklediğimiz ve çok doğru bulduğumuz bir hamle. Bugüne kadar Bursa turizminin tanıtımı ve pazarlaması tek bir kanaldan yönetilemiyordu. Şimdi bu yönde bir adım atıldı. Umarım kısa sürede hayata geçirilir. Son dönemlerde bizi heyecanlandıran bazı gelişmeler de var Asya pazarı gibi. Aslında çalışıp Bursa’nın güzelliklerini anlatmamız lazım. Karşılaştığım ve bana enteresan gelen bir olaydan da bahsetmek isterim. Romanya’nın önde gelen acentalarıyla görüştüğümde Uludağ’ı bilmediklerini söylediler. Bunu öğrendikten sonra daha farklı bakmaya başladılar Bursa’ya. Bu olayda da gördüğümüz gibi aslında en büyük sorun tanıtım ve buna bağlı alternatif pazar oluşturulmaması.

RR: Biraz da sizi tanıyalım, turizm sektörünün içine doğdunuz abartılı bir ifade olmayacaktır, sonra nasıl devam etti kişisel kariyeriniz?

Buğra ARTIÇ: Doğru, çocukluğumdan beri hayatım otelde geçti. 1999 yılında Bursa Namık Sözeri Lisesi’nden mezun oldum. Daha sonra Bilgi Üniversitesi’nde Ekonomi okudum ve üstüne de İşletme yüksek lisansı yaptım. Daha sonrasında da dedem Rafet Artıç beni otelin başına geçmem için Bursa’ya çağırdı ve 17 yıldır buradayım. Okuduğum bölüme göre farklı bir sektörün içerisindeyim ama mesleğimi severek yapıyorum. İnsanlarla iç içe olmak, mutlu ediyor. Biz aile olarak turizme servet kazanılacak bir sektör olarak bakmadık. Çünkü otelcilik doğrudan para kazanmaya odaklı bir hizmet alanı değil, böyle bir anlayış içinde hizmeti layıkıyla vermeniz de mümkün değil. Asıl önemli olan müşterilerimizden güzel yorumlar alabilmek, onların buradan memnun ayrılmalarını sağlamak. Üçüncü kuşak olarak ben de kendi çocuklarımı, bu doğrultuda yetiştirmeye çalışıyorum. Bizde turizm babadan oğula geçen bir aile geleneği.

RR: Marka olarak temel hedefiniz nedir?

Buğra ARTIÇ: Büyümek her markanın ortak hedefi, dileği. Artıç Hotel, eski kent dokusunun merkezinde. Yüzyıllardır Bursa’nın kalbi olarak kalmayı başarabilmiş bir lokasyonda. Kentin tarihi bölgelerine yaya olarak ulaşılabilmesi, markamızı erişim yönüyle güçlü kılıyor. Şehir oteli standartlarımızı daha da arttıracağız. Üzerinde çalıştığımız fakat beklettiğimiz projelerimiz var. Onları hayata geçireceğiz. Biz turizm sektöründen çok umutluyuz. Kent ekonomisi de, inanıyorum ki turizm ile büyüyecek.

RR: 15 yıl sonrası için turizmde nasıl bir Bursa tablosu çizerdiniz?

Buğra ARTIÇ: 15 yıl sonrasında nasıl bir Bursa hayal ediyorsunuz sorusuna, umutlarımı, hayallerimi ortaya koyarak yanıt verebilirim. Avrupa, Amerika ve Asya’da kent turizmine para harcayan, dünyayı gezen milyonlar var. UNESCO Dünya Mirası listesinde olan kentler, bölgeler olağanüstü rağbet görüyor. Hatta bu anlamda rekor sayıda turist çeken ülkeler de var. Bursa bu anlamda çok şanslı. Neredeyse Bursa’nın tamamı UNESCO Dünya Mirası listesinde. Hanlar bölgesi, sultan külliyeleri, Cumalıkızık, her biri kendi içinde bir cevher. Elimizde bu kadar çekici güç var ve bunu kullanmamız gerekiyor. Otelciler olarak hep Avrupa pazarını getirmeyi hayal ederiz ama bu hiç kolay değil. Güvenlik, siyaset pek çok unsur belirleyici. Bursa’da Avrupa pazarını büyütmek istiyorsak, İznik’i bir an önce tanıtmamız, yıldızını parlatmamız şart. Orada ki arkeolojik değerlerin dünyaya tanıtılması, Avrupa pazarının ilgisinin çekilmesi çok önemli. Aynı zamanda kıyılarına cruise gemilerinin yanaştığı yani dünyanın tüm bölgelerinden insanların geldiği bir Bursa hayal ediyorum. Bunları gerçekleştirebilecek zenginliklere, tarihi mirasa sahibiz. Artık konuşup hayal etmek yerine , eyleme dönüşecek, icraata dökülecek çalışmalar yönetmeliyiz.

RR: STK yapılanmalarının kentimizdeki en başarılı modellerinden biri olan RUMELİSİAD size neyi ifade ediyor?

Buğra ARTIÇ : 1981 doğumluyum, hayatım boyunca da; öğrenmenin yaşı yoktur, ilkesiyle hareket ettim. RUMELİSİAD benim için okul gibi. Bursa’da çok önemli başarılara imza atmış, şehre değer katan, duayen insanlar var. Aile ortamı gibi, sağlam ilişkilerin olduğu, bireysel çıkarların, çatışmaların yaşanmadığı oluşum RUMELİSİAD. Ve herkes, var gücüyle çaba gösteriyor. Son 4 yılda ortaya koyduğu ve gerçekleştirdiği projeler, hep ulusal çapta oldu. Gittiğinizde de görebilirsiniz, RUMELİSİAD’ta komiteler sanki bir bakanlık gibi işliyor. Çok sık toplantılar gerçekleştirilip, kararlar alınıyor, yeni projeler hayata geçiriliyor. Yönetim kurulunun, tüm RUMELİSİAD üyelerinin, çok büyük destekleri var. Çünkü bu tarz dernek oluşumları tamamen gönüllülük esasına bağlı olduğu için arkanızda destek olduğunu hissetmeniz çok önemli ve motive edici. RUMELİSİAD’ın bana katkısı çok fazla. Umarım bende RUMELİSİAD’a bir şeyler katabilirim. İleride RUMELİSİAD’ı çok daha iyi yerlerde göreceğimize inanıyorum, çalışıyor, risk alıyor, destek veriyor, önü çok açık.

BUĞRA ARTIC
  • TAHTAKALE MAH.MAKSEM CAD. NO:95 OSMANGAZİ BURSA

Faaliyet Alanları